4 Ağustos 2009 Salı

Gökyüzü Gözlem Şenliği...

İlkine geçen sene katıldığım ve bu sene de en az önceki kadar eğlenceli ve dolu dolu geçen bir Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği'ni daha geçirmiş bulunmaktayım. Mutlu muyum, bilmiyorum... Bu senekinde rehber yardımcısı olarak görev aldım. İnsanlara yardımcı olmayı ve bildiklerimi paylaşmayı severim zira birşeyler anlatırken ayrı bir heyecan içerisindey(miş)im efenim.Tabii söz konusu şey Astronomi'yse...
Şenliğin düzenlendiği mekan Saklıkent. Antalya'nın batısında Bey dağlarının zirvesine yakın bir yer. Kışın Antalya'nın kayak merkezi olarak kullanılıyormuş. Saklıkent'in yanındaki tepe Bakırlıtepe deniyor ve zirvesinde TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi bulunuyor. TUG, Türkiye'nin ulusal gözlemevi ve en büyük teleskobunu barındırıyor. Bir buçuk metrelik bu teleskobu Ruslarla ortaklaşa kullanıyoruz. Gözlem zamanının %40 ı bize ait. Elbette bu zaman Türk gözlemcilere yetmiyor. Bunun sonucunda bütün gözlem zamanı bize ait olan bir teleskop ihtiyacı doğmuş ve sonunda 1 metrelik bir teleskobun alınması için girişimlere başlanmış ve nihayetinde ülkemize gelmiş ama şu an ufak bir problem(!?) nedeniyle Antalya gümrüğünde tutuluyormuş. Hadi hayırlısı...Neyse, TUG hakkında daha teferruatlı bilgileri internette ve TUG'un sitesinde bulursunuz.
Şenlikte ne yaptığımızı anlatmadım! Gün boyu seminerler, etkinlikler ve gece boyu bol bol gözlemler. Bu seneki gözlem yoğunluğu çok iyi geçti, en azından benim için.:) Zira sabahın neredeyse 5 ine kadar ayaktaydık. Bir kişiye bile faydam olup, bir kişiden bile nasibimi alabildiysem ne mutlu bana...
Hayat sürprizlerle doludur derler. Klişe olmasına rağmen oldukça gerçekçi bir cümle. Denk geldiğiniz bazı olay/kişiler size bu durumu fazlasıyla yaşatabilir...Şenlikten sonra üç arkadaşla BİTOM (Bilim ve Toplum Merkezi)'daki halk etkinliğine katıldık. Antalya'nın berbat gökyüzü koşulları ve ışık kirliliği sebebiyle, oradaki gökyüzü Saklıkent'tekinin dörtte bir kalitede bile değildi. Bitom'da iyisiyle kötüsüyle(!) iki günümüz geçti. Daha doğrusu iyisiyle-kötüsüyle sıfatını son günün akşamı hakediyor. Dedim ya hayat işte. Bazı çağrışımlar yapabilmiş olmasına rağmen muhtemelen bu paragraftan pek birşey anlamadınız. Boşverin gitsin... Bu şenlik de diğeri gibi zamanın süpürgesinde kaybolup gidecek...