14 Haziran 2009 Pazar

Anlamıyom laaan!

"Son kayıttan bu yana bir aydan fazla zaman geçmiş ve bir şey yazmadım." Bu cümleden sonra -aklımda sonraki cümleyi kurarken- önümdeki kumandaları, sadece bilgisayar ekranının aydınlattığı seramik masanın üzerine koydum. Ani sıçramama sebep, koyduğum kumandaların içmeyi unuttuğum(!) çoktan ılımış yarım bardak fantayı, annemin çok sevdiği halıya dökmesi oldu. Sevindim ve tırstım. Sevindim, çünkü yazacağım ikinci cümleyi bağlayacağım bir konu bulmuş oldum. Tırstım, çünkü annem öğrenince canıma okuyabilirdi -ki bu saatte sık sık uyanır kendisi "bu oğlan gene uyumamış mı" diye bakmaya.../astronom uyumaz anne! :)-. Neyse ki ıslattığım birkaç bezle olay mahalini hızlıca temizleyip (Allahtan şeker oranı düşükmüş.) yazıma devam ediyorum.

Sevmediğim bir huyum var: "Bugünün işini yarına bırakma!" atasözümüzü desteklememe ve bunca zamandır bunun ihlalinden ötürü dilimin çokça yanmasına rağmen yine de işimi sona bırakmayı tercih ediyorum. Şüphesiz bunu yaşam prensiplerimden biri yapsam ve daha da önemlisi, uygulayabilsem yararını çoğu yerde görürüm.

Geçen bir ay içerisinde yazılası birçok olay oldu elbet. Alelade olan da var, düşündüren de hem de çok... Hele bir tanesi vardı ki... Her son yeni bir başlangıca açılırmış, bunu uzun uzun düşündüm onu bu şekilde görünce. Her zaman geçmişi özlerim. Bu sefer ne yapmışım diye geriye baktığımda o zamandan kalan tek şeyin anlamsız bir enkaz yığını olduğunu farkettim. Yıkılmış biri... Yanlışlarını, yanılgılarını, saflığını hatırladıkça "vayy be!" diyen biri olup çıkmışız.. Sonra da hayata küfretmek. Anlamıyom lan bu boktan mavi gezegeni... ve kendimi...

Hiç yorum yok: